Sayfalar

Bu Blogda Ara

28 Mart 2009 Cumartesi

TIKANDI BABA



Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış. Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor.
-Tıkandı baba, çay getir


-Tıkandı baba, oralet getir. Vb

Bu durum Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş.


-Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi?


-Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba


Anlat baba anlat merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı baba da peki deyip başlamış anlatmaya;


Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. "Benimki de onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden " Onlarınki kadar akmasada olur, yeter ki eskisi kadar aksın" dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve

Tıkandı baba, tıkandı. Uğraşma artık, dedi. O gün bu gün adım "Tıkandı baba" ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdide burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz.


Tıkandı baba'nın anlattıkları Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş. Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına ;


Hergün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz.


Sultan Mahmut'un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba'ya baklavaları vermişler. Tıkandı baba baklavayı almış , bakmış baklava nefis. " Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş. Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin ihtiyaçlarını gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip başlamış bağırmaya

Taze baklava, güzel baklava ! Bu esnada oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Tıkandı baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim diğer dilim derken bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi acaba yine gelirmi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi

Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım, demiş. Tıkandı baba da


Peki, demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı babaya her akşam baklavalar gelmiş ve Yahudi de her akşam Tıkandı baba'dan baklavaları satın almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut ;

Bizim Tıkandı baba'ya bir bakalım, deyip Tıkandı baba'nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın. Sultan;


-Tıkandı baba sana baklavalar gelmedi? mi, demiş

-Geldi sultanım


-Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?


-Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağolasınız, duacınızım.


-Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.

-Anlaşıldı Tıkandı baba anlaşıldı, hadi benle gel, deyip almış ve Devletin hazine odasına götürmüş.

-Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir, demiş. Tıkandı baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek. Sultan demiş;

-Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar demiş ve askerlerden birini çağırmış.

-Alın bu adamı Üsküdar'ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin demiş. Padişahın adamları "peki" deyip adamı alıp Üsküdar'a götürmüşler.


-Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler.

-Baba,Niçin, demiş.

-Askerler Hele sen bir beğen bakalım demişler. Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline,


-Ne olacak şimdi, demiş


-Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı.demiş. adam taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişaha haber vermişler.

İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş;


"VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"

11 güzel yorum:

havvanur on 28 Mart 2009 11:13 dedi ki...

kısmetin neyse o be üzüldüm şimdi tıkandı babaya:(((

Adsız dedi ki...

bayılırım bu hadiseye ve her hatırladığımda bana ibret vesilesi olmuştur. güzel paylaşım için teşekkürler yenilerini bekliyoruuuuuz:)

Mavi Bahçe on 28 Mart 2009 12:06 dedi ki...

Öyle havanurcum herşey kısmet.Tıkandı babanın kısmetide böyleymiş

Mavi Bahçe on 28 Mart 2009 12:06 dedi ki...

Naber lan dünya;
Rica ederim canım tabiki devamıda gelecek

beyaz mendil on 28 Mart 2009 13:58 dedi ki...

Kısmetten öte yol gitmez derler ya bu o olsa gerek.Sevgilerimle

karalamaca on 28 Mart 2009 14:07 dedi ki...

bundan sonra benim adım TIKANDI BABA'dır...ellerine sağlık:)))

karalamaca on 28 Mart 2009 14:07 dedi ki...

bundan sonra benim adım TIKANDI BABA'dır...ellerine sağlık:)))

Mavi Bahçe on 29 Mart 2009 00:49 dedi ki...

Beyaz mendil evet canım herkesin kısmeti neyse o kimse değiştiremez

Mavi Bahçe on 29 Mart 2009 00:50 dedi ki...

Rica ederim karalamaca
nie bundan sonra senin adın tıkandı baba yoksa senindemi kısmetin tıkalı(kapalı):)

Bal küpü on 30 Mart 2009 10:21 dedi ki...

Tam ibretlik bir hadise. Belki ötelerdedir nasibi Tıkandı baba'nın...

Mavi Bahçe on 30 Mart 2009 10:25 dedi ki...

Bal küpü;
Belki da öyledir haklısın.